SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

HACC BAHSİ

<< 1353 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

445 - (1353) حدثنا إسحاق بن إبراهيم الحنظلي. أخبرنا جرير عن منصور، عن مجاهد، عن طاوس، عن ابن عباس. قال:

 قال رسول الله صلى الله عليه وسلم يوم الفتح فتح مكة "لا هجرة. ولكن جهاد ونية. وإذا اسننفرتم فانفروا". وقال يوم الفتح فتح مكة "إن هذا البلد حرمه الله يوم خلق السماوات والأرض. فهو حرام بحرمة الله إلى يوم القيامة. وإنه لم يحل القتال فيه لأحد قبلي. ولم يحل لي إلا ساعة من نهار. فهو حرام بحرمة الله إلى يوم القيامة. لا يعضد شوكه. ولا  ينفر صيده. ولا  يلتقط إلا من عرفها. ولا  يختلي خلاها" فقال العباس: يا رسول الله ! إلا الإذخر. فإنه لقينهم ولبيوتهم. فقال "إلا الإذخر".

 

[ش (لا هجرة) قال العلماء: الهجرة من دار الحرب إلى دار الإسلام باقية إلى يوم القيامة. والمعنى لا هجرة بعد الفتح من مكة: لأنها صارت دار إسلام. وإنما تكون الهجرة من دار الحرب. (ولكن جهاد ونية) معناه لكم طريق إلى تحصيل الفضائل التي في معنى الهجرة، وذلك بالجهاد ونية الخير في كل شيء. (وإذا استنفرتم فانفروا) معناه إذا دعاكم السلطان إلى غزو فاذهبوا. (لا يعضد) قال أهل اللغة: العضد القطع. (ولا يختلى خلاها) الخلا هو الرطب من الكلأ. قالوا: الخلا والعشب اسم للرطب منه. والحشيش والهشيم اسم لليابس منه. والكلأ يقع على الرطب واليابس. ومعنى يختلى يؤخذ ويقطع. (الإذخر) قال العلايلي في معجمه: الإذخر نبات عشبي، من فصيلة النجيليات، له رائحة ليمونية عطرة، أزهاره تستعمل منقوعا كالشاي، ويقال له أيضا: طيب العرب. والإذخر المكي من الفصيلة نفسها، جذوره من الأفاويه، ينبت في السهول وفي المواضع الجافة الحارة. ويقال له أيضا: حلفاء مكة. (لقينهم ولبيوتهم) القين هو الحداد والصائغ. ومعناه يحتاج إليه القين في وقود النار. ويحتاج إليه في القبور لتسد به فرج اللحد المتخللة بين اللبنات. ويحتاج إليه في سقوف البيوت، يجعل فوق الخشب].

 

{445}

Bize İshâk b. İbrahim El Hanzalî rivayet etti. (Dediki): Bize Cerîr, Mansûr'dan, o da Mücâhid'den, o da Tâvûs'dan, o da İbnî Abbâs'tan naklen haber verdi. İbni Abbâs şöyle demiş: Resulullah Mekke'nin felih edildiği gün :

 

«Artık hicret yoktur. Lâkin cihâd ve niyet vardır. Gazaya çağrıldığınız zaman  hemen gidin.» buyurdu. Yine fetih yani Mekke'nin fethi günü:

 

«Şüphesiz ki bu beldeyi Allah göklerle yeri yarattığı gün haram kılmıştır. Binâenaleyh o, Allah'ın haram kılmasıyla kıyamet'e kadar haramdır. Benden önce bu beldede hîç bir kimseye harp helâl olmamıştır. Buna da ancak gündüzün bir saatında kıtal helâl olmuştur. O, Allah'ın haram kılmasıyla kıyamet günün'e kadar haramdır. Dikeni kesilmez; avı ürkütülmez, İlân edenden başkası, onda bulduğu eşyayı alamaz. Yaş otu da kesilemez.» buyurdular. Bunun üzerine Abbâs :

 

  Yâ Resûlallah! Yalnız izhir müstesna. Çünkü o Mekke'nin demircilerîyle evlerine lâzımdır, dedi. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de:

 

  (Evet) Yalnız izhir müstesna, buyurdular.

 

 

(1353) وحدثني محمد بن رافع. حدثنا يحيى بن آدم. حدثنا مفضل عن منصور، في هذا الإسناد، بمثله. ولم يذكر "يوم خلق السماوات والأرض" وقال، بدل القتال "القتل" وقال "لا يلتقط لقطته إلا من عرفها".

 

[ش (لقطته) اللقطة اسم الشيء الذي تجده ملقى فتأخذه. والالتقاط هو أخذه. وأصل اللقط الأخذ من حيث لا يحس].

 

{…}

Bana Muhammed b. Râfî rivayet etti. (Dediki): Bize Yahya b. Adem rivayet etti. (Dediki): Bize Mufaddal, Mansûr'dan bu isnâdda bu hadisin mislini rivayet etti ama

 

«Göklerle yeri yarattığı gün ifâdesini söylemedi. Hem kıtal yerine katıl dedi ve:

 

«Bu beldede bulunan şeyi ilân edenden başkası alamaz» şeklinde rivayette bulundu.

 

 

İzah:

Bu hadisi Müslim «Cihâd» bahsinde, Buhâri, «Hacc, Cizye ve Cihâd» bahislerinde, Ebû Dâvûd «Hacc ve Cihâd» bahislerinde; Tirmizî «Siyer» bahsinde, Nesâi «Siyer, Bey'at ve Hacc» bahislerinde muhtelif râvilerden tahric etmişlerdir.

 

«Artık hicret yoktur» cümlesinden murâd Mekke 'nin fethinden sonra Mekke 'den hicret yoktur demektir. Çünkü Mekke İslâm diyarı olmuştur. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in bu sözü bir mucize tazammun etmektedir. Nitekim asırlar boyunca Mekke-i Mükerreme bir Dâr-ı İslâm olarak kalmış; bu suretle mûcize-i Resul (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) zahir olmuştur.

 

Ulemâ Dâr-ı Harb denilen küfür diyarından Dâr-ı İslâm'a kıyamete kadar hicretin devam edeceğine, kaail olmuşlardır.

 

«Lâkin cihâd ve niyet vardır» cümlesinden murâd : «Sizin için hicretten hâsıl olacak sevsbın yolu cihâd ve her şeyde hayır niyettir.» demektir.

 

Tıybi'ye göre mezkûr cümlenin mânâsı: «Hicret ya kâfirlerden kaçmak yahut cihâd veya ilim tahsili gibi başka bir sebeple olur. Birinci hicret sona ermiş, diğerleri kalmıştır. Binâenaleyh bunları ganimet bilerek onlardan geri kalmayın; çağrıldığınız zaman hemen gidin.

 

Halâ: Yaş ot demektir. Bunun tahsis edilmesi kuru otunun koparılabileceğine işarettir. Şâfiîler'den rivayet olunan iki kavlin esah olanı da budur. Çünkü kuru ot ölü av mesabesindedir. Hanbelîler'den İbni Kudâme diyor ki: «Lâkin hadisde izhır'in istisna edilmesi kuru ot koparmanın da haram kılındığına işarettir. Ebû Hureyre rivayetlerinden birinde (Mekke'nin kuru otu da koparılnmoz.) buyurulması bunu gösterir.»

 

îzhir: Güzel kokulu bir nebattır. Yaylalarda, sıcak ve kuru yerlerde ve keza vadilerde yetişir. Buna «Tıybu'l-Arab» ve «Halfâ-i Mekke» dahî derler.

 

Kayn: Demirci demektir. Taberî :«Kayn Araplarca sanatını bizzat işleyen sanatçı mânâsına gelir.

 

Hz. Abbâs b. Abdülmuttalib'in: «Yâ Resûlallah! Yalnız izhır müstesna» sözü bir istisnâ-i telkinidir. Çünkü Hz. Abbâs (Radiyallahu anh) bu sözle kendisi istisna yapmak istememiş; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e istisna yapmasını telkin etmiştir.

 

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'ın buradaki istisnasının vahiy suretiyle mi, yoksa kendi içtihadı ile mi yapıldığı ihtilaflıdır. Bâzılarına göre vahiy suretiyledir. Yani Allah Teâlâ daha önceden bir istisna talebinde bulunan olursa isteğini yerine getir diye vahiyde bulunmuştur. Bir takımları bu meselede hüküm mutlak surette Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimize havale buyrulmuştur, demişlerdir. İbni Battal 'in rivayetine göre El-Mühelleb buradaki istisnanın zarurete mebnî olduğunu ve zarurette ölü hayvan eti yemek kabilinden helâl kılındığını söylemiştir. Zira Hz. Abbâs İzhırden Mekke'lilerin müstağni kalamıyacaklarını söylemekle bu zarureti beyân etmiştir. Ancak El-Mühelleb 'in bu müteâlâsı kabule şâyân görülmemiştir. Çünkü zarurete binâen mubah kılınan şeyde mutlaka zaruret bulunmak îcab eder. Eğer izhır kullanmak lâşe yemek kabilinden olsaydı zarureti olmayanların onu kullanamaması îcâb ederdi. Halbuki onu kullanmak zaruret kaydı olmaksızın mutlak surette mubahtır.

 

Bu bâbda icmâ' vardır.

 

İzhirin evlere lâzım olması, evlerin çatılarını örtmek ve yakmak içindir. Mekkeliler bu ot'u kabirlerinde de kullanırlardı.

 

Lükata yerde bulunan sahipsiz maldır. Esâs itibariyle kendi malı olmayan bir şeyi hiç bir kimsenin alması caiz değilse de iîân ederek sahibini aramak için alınmasına müsâade edilmiştir. Fıkıh kitaplarında lükata'nın ahkâm'ı ayrı bahisler hâlinde beyân edilmiştir.

 

 Bu sayfanın devamı niteliğindeki sayfa için buraya tıklayın